Mezarlık
Nefeslerim zamandan kaçıyor. Her nefes alışverişim bir suçlu hissiyle dolup taşıyor. Vaktin hangi günüymüş, ne ilgilendirir. Güneş doğacakmış, isterse batsın.
Ellerimi kaldırdım, tarih tutuklasın beni. Yüzümde bir kar maskesi. Dostluğu, yakınlığı, iffeti, şerefi ve istikrarı çaldım. Sahteleriyle piyasa müze sergisinde. İnsan beni tutuklamıyor, karakol önünde bekliyorum. Bu yüzden geçmişi çağırıyorum. Üstüme bir bombaymışcasına atlasalar, belki vicdanım harekete geçer. İnsanlığımı kurtarırım belki canımı veririm. Kölenizi yaşatmanız merhametinizden mi sanki.
Dilime idam, gözlerime müebbet ve ellerime zindan istiyorum. İşte o zaman sormam her sabah 'ben kimim' diye. Suçlu olmanın sıcaklığını sahte özgürlüklere yeğlerim.
Sıhhatim karşılığı mobilya, afiyetim karşılığı tıka basa buzdolabı, akrabalığıma karşılık geniş odaları, neşem karşılığı teknolojik cihazları, muhabbetim karşılığı aynaları satın aldım.
İflasa götürücü bir ticaretin farkına ne zaman varacağız ? Öğlen sıcağıma Eskiciler değil, indirim kuponları geliyor.
Anlamazdım evimin yanlarına açılan derin çukurları devasa boşlukları. Meğer ki insanlığımıza mezar, binaları mezar taşı olarak dikermişiz. Günümüzde katlı mezarlıklar moda. Kat kat ölüler, kat kat mezar apartmanları.
Mezarda doğum olmaz, ses çıkmaz, kül kalmaz.
Yorum Gönder
Yorum Gönder